29 Mayıs 2012 Salı

Bazen bi komik hayat

Annem birşeyler yemeyi ve pişirmeyi çok sever, bu aşağıda gördüğünüz güzel üzümlü kekleri kendisi yaptı ben de üzerlerini süsleyip yeme görevini üstlendim :)

Buaralar bir gaza gelmiş haldeyim hemen bitsin istiyorum. Ama daha  minik minik bir sürü işi var Romira'nın. Az sonra ayaklarına bir düzenleme yapacağım ama önce resimleri ekleyeyim dedim.





Adımı sen koy demiştim...

Böyle çok ilginç bir işi başarmış gibi hissediyorum kendimi :) Herkesden yardım istemiştim acaba ismini koymama yardımcı olabilir misiniz diye ama gelen isim önerileri çok fazla abuk geldiği için bir seçim yapmamıştım.Ama az önce bir isim geldi aklıma. Aslında aklımdaki  bir isimden çok  heceler bütünüydü. Yaptığım araştırma kadarıyla dünyanın herhangi biryerinde böyle bir isim olması  ve hatta bu isim için bir karakter analizi bile bulunması pek de hoşuma gitti.

Kuklamın ismi: "Romira" olacak...

Not: Romiranın dün akşam elbisesi ile bir sürü fotoğrafını çektim ancak akşam yükleyebileceğim. Detaylar ve ayaklar devam ediyor :)

24 Mayıs 2012 Perşembe

Bize ait olmayan herşey için

Bildiğiniz gibi abimle beraber yaşıyoruz ve genel olarak benimle dalga geçmeye bayılıyor. Söylediklerini aynen sıralıyorum
*O cep telefonundan çektiğin fotoğraflar yeterli oluyor mu?
*Kaç megapiksel ki o ?
* Ne zaman doğru dürüst bir makina alıcaksın?
*ahahah çok cimri olduğun için bunun olma olasılığı düşük tabi. 
Ben blog üzerinde genelde samimi yazarak öyle çok ciddi fotolardan kaçınarak paylaşımlar yapıyorum, bilmiyorum kimse bundan rahatsız mı ama abimin aşağıda gördüğünüz ilk iki fotoğrafa yorumu şöyleki:
 *Arkada fon olmadan mı çekiceksin?
 *Çok ciddiyetsiz oluyor böyle.
 *Ciddi olmalısın- buna cevabım da aynen şöyle "ciddi bir iş yapmıyorum ki"
Yani benim için  tasarlamak,kuklalarla uğraşmak, birşeyler paylaşmak ciddiye almadığım sürece kendimi rahat hissederek sürdürebileceğim uğraşlar. Sadece istediğim için yapıyorum. Mesela buyüzden hiç birşey satmıyorum, ben zorundalıklar altında tasarımı kısıtlanmış gibi hisseden taraftanım ve bu durumlarda direk kitleniyorum bütün isteğimi kaybediyorum. İşte tam da buyüzden seviyorum Elde Herşeyi. İstediklerimi tasarlayıp paylaşabildiğim ,neden hala bitirmedin yorumunu almadığım tek yer burası. Ben bir fabrika değilim ki saatinde gününde iş teslim edeyim. Bazen diyorlarki 1 ayda bitirirsin bir kuklayı yooo yok öyle birşey canım ne zaman isterse,aklıma nezaman yeni birşeyler gelirse o akıcılıkta. Tabi bu cevaplarım abicime değil bunlar sadece yaşadıklarıma verdiğim cevaplar.
 Neyse sözü kısa tutayım ben.
Belki biraz abi sözü dinlemek lazımdır diyerek krem-gri fon önünde çektim diğer fotoğrafları.

Elbisenin üst kısmının yarısı bitti sayılır. Detaylar kaldı biraz. 
 Aşağıda gördüğünüz gibi amorf metal ile mini giydirmeler yaptım. Henüz kıyafete monte etmedim ama sizinle paylaşmak için iğneleyip öyle çektim fotoğrafları.
 Buarada bir sorun çıktı malesef: Metal eklemler hafiften kararmaya başladı, bu da gösteriyorki paslanmaları kaçınılmaz son olabilir. Bakalım ilk çözüm akrilik malzeme ile boyama olacak. Başka çözüm önerilerine açığım...


Sosyal sorumluluk anı:
Aslında çok heyecanlı bir şekilde açmıştım bilgisayarımı, dedim resimleri yükleyeyim yazımı yazayım yatayım . Buarada kaşındım tabi gittim bir facebook'a baktım. Bazen öyle anlar olur ya birşeyi anladığınız anda lanet olsun keşke anlamasaydım diye bir bocalama yaşarsınız. Bir sokak köpeğinin fotoğrafı vardı başlıkta da trafik kazası yazıyordu. Ekranda göremediğim resmi açmamla kapatmam bir oldu. Sanıyorum öyle bir kaza yarası bizde olsa şoka girip komanın yolunu tutmuştuk ancak hayvan gayet sakin yardım edilmesini bekliyordu. Hiçbir zaman ne iyi bir hayvan dostu  ne de bir insan dostu oldum. Ama bu yaşananlarla insan düşmanı olma yolunda ilerliyorum.Yaşadığımız kocaman dünyayı neden sadece bizimmiş gibi yaşadığımızı bir türlü anlamıyorum. Biz sadece bize değil bizden başka  herşeye de zararlı varlıklarız. Sürekli çoğalıyoruz    
ve heryeri resmen yağmalıyoruz sonra da önümüze çıkan engeller insanlığımıza zarar getiriyor diye ya yok ediyoruz ya da çiğneyip geçiyoruz. Söylenecek milyonlarca şey var sanırım... 
Minik bir çocuk umuduyla "Siz onlardan olmayın olur mu ?"

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Hastalıklı bir hal aldım

Yaklaşık 5-6 aydan beri ayda bir kere fena halde hastalığa yakalanıyorum. Ben ki çok zor hasta olan ,yok yaee ne hastalığı diyen insan yataklardan çıkamaz oldum. Daha 4 hafta önce hastanelere taşındım yeter diyordum ki geçen hafta yatağa çakıldım kaldım. Mevsim geçişi mi virus mü neyse artık yeter -duydun mu beni?- yeter yani benimki de can yaa. 3 gündür ruh gibi dolaşıyorum bugün yeni kendime geldim.Bu konuyu artık burada kapattık diye düşünüyorum lütfen bir süre görüşmeyelim ilişme bana.
Gelelim asıl konumuza, kuklamız hanım kızımıza hala bir isim koyamamış olmakla beraber artık vücudunu genel olarak bitirmiş bulunuyorum. Bir tek ayaklar kaldı ki sanırım onların anatomisi-ergonomisi işte böyle birşeyinde hata yapmışım. bir kaç denemede olmayınca sinirden o hamurla minik bir top kafa yaptım. Gözlerini oydum minik top kafa misket gibi birşey yaptım. Sonra vazgeçip ellere devam ettim.

 Tellerden yaptığım bu elleri birşey ile kaplamak gerekli midir değil midir ,yoksa sadece boyamak yeterli midir? bunları biraz düşünmem gerekecek.
 Aşağıdaki resmideki elbiseyi bilin bakalım kime dikeceğim :)
not: babacım süpersin, süpermensin, hadi hallet şu dikiş makinasının motorunu da dünya kurtulsun:)


8 Mayıs 2012 Salı

Uyuma dünya



Buaralar sosyal sorumluluk olaylarına takılmış durumdayım. Geçen gün televizyon izlerken yukarıda gördüğünüz reklam ile karşılaştım ve izlerken kafamdan geçen film şeridi "Dünyadaki kirlilik ,karbon salınımları , üretilen her malzeme ile yok olan bir dünya" imgelerini içeriyordu ama malesefki beklediğim sona ulaşmadı. Reklamın sonunda gördüğünüz üzere yaşasın elektrikli arabalar konsepti ile konuyu bağlamışlar. Ama söylemedikleri şeyler var : Günümüz Türkiye koşullarında günden güne gelen elektrik zamları, çevreyi yok eden HESler, güvenilirliğine kuşku ile yaklaştığım termik santraller ve adım adım yaklaştığımız bir çöküş. Afedersiniz ama benzine zam geliyor diye önce gerilip ardından derin bir nefes alıp sonra da hayatına devam eden bizler elektriğe gelen zamlara karşı neyapacağız....(Aslında devamı var ama sizi şuanda gereğinden fazla sıkmak istemiyorum.Devamını ilerleyen zamanlarda mini linklerle getireceğim.)

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Bunu beklemiyordum...



Sonunda çabalarım sonuç verdi ve Şahane Misafiri-yani bir Ferzan Özpetek filmini- sinemada izleyebildim.
Buaralar kendimi sürekli meşgul tutmaya çalışıyorum bu enerjimi arttırıyor , meşguliyetlerimi sinemalara dizilere ve hobilere odakladım.2 günde 3 film , bir hobi birsürü yemek süper bir başarı denebilir:)Dün bir de "Anadolu Kartallları"nı izledim ki gayet hoş bir filimdi. Neyse gelelim etkileyici olana "Magnifica Presenza" yani "Şahane Misafir" herzamanki Ferzan Özpetek filmi mantığında olsa da bu girişi beklemiyordum. Filmin konusuna çok odaklanmamıştım belki ama fragmanda da beni şaşırtan birşey olmamıştı. İzleyin siz de nedemek istediğimi anlayacaksınız. Sanıyorumki sinemalardaki ömrü bitmek üzere, ama olsun dvdsini alın bir şekilde izleyin kaçırmayın hatta onu izlemişken bir de "Mine Vaganti"yi yani "Serseri Mayınlar"ı izleyin .

1 Mayıs 2012 Salı

Kurtuluş son durak

"Biz hertürlü şiddete karşıyız"
Bu filme annemle gitmek için çok savaşlar verdim,çok uğraşlarda bulundum ama bir türlü kısmet olmamıştı ki izlemek bugüne nasipmiş.
Az önceki yazımda süper bir film izledim yazmıştım ya işte o süper film : kurtuluş son durak.
Çok güldüm, oldukça şaşırdığım anlar oldu ve bildiğimiz gerçekleri belki tekrar izledim ama umutlandım.En baştan beri bana öğretilen ya da benim hayatımda istediğim en önemli cümle şuydu:
 "Kendine yapılmasını istemediğin birşeyi asla başkasına yapma"
Şiddet toplumların hertürlüsünde gerileme sebebidir, gelişimsizlik nedenidir.Kadına,erkeğe,insana,hayvana, bitkiye yani var olan herşeye karşı şiddet egoların sonuçudur ve evet egolarımızı biz belirleriz. Umarım herkes egolarını ya da başka bir deyişle komplekslerini yönetmeyi bir gün öğrenir... 
Benim hala umudum var... 


merak ettim diyenler