30 Kasım 2010 Salı

Broş yapımı

Hiç boş durmak yok demiştim görseniz alakası yok ama erkek çocuklar gibiyim, tabi hata babamda, babam beni böyle yetiştirdi. Gel elektriklere bakalım funda,musluğu tamir et funda, arabayı tamir edicem gel funda derken ben böyle acayip bişey oldum çıktım. Tabi her söyleneni yaptım ama hala elektrik işlerinden çok anlamam, arabayı tamir ederken de bakmamıştım zaten:) Herneyse hani demiştim ya yeni alet takımı aldım babamdan diye, süper bir oyma seti diyebilirim. Matkabı,oyma uçları vs ile çok beğendim.Taşlar üzerine oyma yapmayı düşünüyordum ama ilk faliyetim bu olmadı. Aşağıda görünüz soldaki dolabı sağdaki hale getirdim. Yani bir dolap tasarlıyorsunuz da hiç mi düşünmüyorsunuz bu boy konusunu?
Üst rafa birşey koyuyorum sonra göremediğim için hadiii hepsini indir karıştır dağıt aradığını bul.Öf dedim bu böyle olmaz. Rafı çıkardım, askılığı çıkardım,dübel mi denir bilmiyorum rafları taşıyan minik aparatları da çıkardım. Onların yeni yerlerini belirledim, aldım matkabı bir güzel deldim yeni yerlerine göre. Sonra oyma ucuyla güzelce delikleri düzelttim bence çok daha kullanışlı bir dolabım oldu ohhh içimde rahat etti:)

Aşağıdaki resimlerde gördükleriniz de yine 10marifetten,ordan burdan araştırma yaparken tanıştığım yakma çiçekler, aldım yaptım oldu:) sonra 3 çiçeği yan yana getirip güzelce diktim arkasına broş aparatını ekledim. İncilerle de süsleyince ben pek beğendim. Şimdi iş arkadaşım pek mutlu hergün takıyor:) O kadar takı yaptım onları takmıyor bu broşu çok sevdi bunu çıkar mıyor :) Mutlu olmalıyım değil mi:)

29 Kasım 2010 Pazartesi

Seninki kaç santim? - Greenpeace


Greenpeace ilginç bir aktivite başlatmış. Aklınızda başka şeyler varsa kötü algılayacağınız bu başlık" Seninki kaç santim? - Greenpeace " aslında bir balığı konuk ediyor. Oyun gibi, bir balığınız oluyor mesela benimki bir hamsi :) Onu nekadar çok insanla paylaşırsanız balığınız okadar büyüyor. Tahminlerime göre site yetkilileri böylece geniş kitlelere ulaşıp hem reklam yapmış oluyor hem tıklanmış oluyor-bu para demek- hemde balıkların avlanmasına engel olmuş oluyorlar. Sonuçta hiç birşey kaybetmiş olmayız, belki de bir balık neslinin sürekliliğine yardım etmiş oluruz.

Türkan

Televizyon izlemeyi nekadar sevdiğimden bahsetmiştim. Ee tabi hal böyle olunca bütün dizilerin takipcisiyim izlemesem bile reklamlarını takip ediyorum, belki sağlıksız bir durum olduğunu düşünebilirsiniz ama ben kendimi durduramıyorum :)
Herneyse favori dizim Kanal D'de yayınlanan "Türkan". İlk başta şunu söyleyeyim genel kültür olarak Türkan Saylan hakkında haberlerde gördüğümden öte bir bilgim yoktu ama ne demişler bilmemek değil öğrenmemek ayıpmış. Dizi ilk başladığında Türkan karakterinden değil Türkan'ı oynayan oyuncu Pınar Öğünden etkilendim diyebilirim. Bir nefeste cümle kurmak, o cümle de istediği etkiyi verebilmek zor bir iş bence. İkinci olarak Türkan'ın annesini canlandıran oyuncu Nesrin Kazankaya. Öyle bir anne olmak zaten zor iken öyle bir anneyi canlandırmak nasıl birşeydir. Öyle sözünü kullanırken kötü anlamda demiyorum. Bu karakter beni gerçekten etkiledi. Bütün oyuncuları göstermiş oldukları performans için tebrik ediyorum. Diziden geçip Türkan'ı tanımaya gelecek olursak. Bu etki daha farklı.Dizi, insanı onu tanımaya itiyor. Tabi koca bir ömür öyle pat diye öğrenilemeyeceği için ben sondan başlamış oluyorum. Türkan dizisini izlemeye başlayınca dedim ki artık ben böyle hafta hafta beklemeye dayanamayacağım en iyisi gidip Tek ve tek başına Türkan kitabını alayım.
Ben genelde her kitabı okumam. Öyle mükemmel bir edebiyatcı yönüm olduğu için değil tabiki her kitabı kafamı vererek okuyamadığım için.(Eğer bir kitabı okurken bir paragrafı üst üste 3 kere okuyup hala anlamıyorsam bütün hevesim kaçar,bu yüzdendir ki kişisel gelişim kitaplarını tarih kitaplarını biyografi kitaplarını okuyamam.) Buyüzden kitabı alırken önce korktum ya yine okuyamazsam diye ama öyle olmadı. Bir günlüğü okur gibi yazılmış kitap,eğer okumayı düşünürseniz hiç sıkılmayacağınızı düşünüyorum. Buarada eklemek istiyorum Kitap Cep kitabı olarak 9.90tl'ye satılıyor ve bence oldukca uygun bir fiyat.
Kitap ve diziyi karşılaştırmaya gelince. Tabiki dizide farklılıklar var,sanırım ancak böyle yapınca diziye hareket kattıklarını düşünüyorlar. Bilmiyorum buna bir yorum yapamayacağım.
Belki de siz de okuyunca beraber yorumlarız bu durumu.(Buarada çok üzgünüm kitabı menemende annemlerde unuttum ve iki hafta eve gitmeyeceğim off ben nasıl yaptım bunu).

Son olarak hepinize Türkan dizisini izlemenizi tavsiye ediyorum.
Kuzenlerime diyorum ki: hepiniz izleyin böylece reytingler artsın. Gelen cevap şöyle: sonuçta reyting kutusu bizde olmadığı için bu hiç şeyi etkilemez. Ama ben inanıyorum ki izleyen kitle arttıkça etkisi reyting kutusuna kadar gidecektir.



28 Kasım 2010 Pazar

Resin-Kolye Uçları

Aslında çizgimden kayıyor değilim ama görseniz o kadar çok malzemem var ki farklı şeyler yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Bugün bile yeni bir takım getirdim eve,çılgınlığım aldı başını gidiyor yani.
www.10marifet.org sitesini hepimiz biliyoruz değil mi? Gerçekten bayılıyorum oradaki tasarımlar paylaşımlar. İnsanın deşarj olması gibi birşey; bunu nasıl yapmışlar ya keşke bende yapabilsem derken resinle(100kat vernik) tanıştım.Aldım eve getirdim denedim ama bir sorun vardı o da ortam.
Ortamdakiler: Resin malzemesi,resinlerin döküleceğil yüzeyler, karıştırma çubuğu kabı vs, ve televizyonda çikolata belgeseli.Aslında genel olarak televizyon izlemeden duramadığım için çikolatayı da çok sevince ortam kaçınılmaz oluyor.
Sorun nerede diye sorarsınız belgesele yani çikolataya dalınca ki insanın bakmaması imkansız ,resini tarifine göre uygulayamamışım böyle cıvık kurumaya akıp giden birşey yaratmışım. Ama gene de yüzeye döktüm denedim düşünün 48 saatte cam olur yazıyor etiketinde , benimki 1 hafta sonra bile yapış yapıştı. Ben de ozaman yine yeniden deneyeceğim dedim. tekrar içeriği okudum güzelce karıştırın yazıyordu onu da yaptım ama bu sefer de çok karıştırmısım.Böyle reçel köpüğü,salep köpüğü gibi oldu gene de döktüm bekledim sonuç mükemmel sertlikte köpüklü 2 adet kolye ucu.
Aşağıda:

Taban olarak bürodan aldığım ahşap laminasyon numunelerinin üzerini kalemle şekillendim ve delik açtım.Üzerine de yukarıda anlattığım salep köpüğü kıvamındaki verniği döktüm. Yani iç güveysinden hallice sonuçlar çıktı görüdüğünüz gibi.

Sonra 10 marifetten yardım istedim.Cevabı bekleyene kadar duramadım dedimki yeniden deneyeyim.Açtım Türkan'ı, aldım malzemelerimi döktüm kaba başladım yavaş yavaş karıştırmaya, karbarcıklar çıktı ben patlattım, arada kaçırdıklarım da oldu ama elimden geleni yaptım. sonuç süper-tabi şüphelerim de oldu ya olmadıysa diye-oldu aldım verniği döktüm 5 tane güzel kolye ucu hazırladım ama sonuncuya pek yetmedi.Uğraştım didindim yetiştirdim ona da.Şimdi böyle herşey çok güzel giderken ne olduu bilin. Dedim ortalığı toplayayım artık veeeee aaa ooo derken hazırladığım kolye uçlarından biri pijamama yapıştı.Tam çıkardım derken halıya düştü. Offf offf uğursuzluk mu var nazar mı var anlamadım.Neyse sonunda sabah olunca bir baktım kurumuşlar :) Bu nasıl bir saadet anlatamam :) Herhaftasonu olduğu gibi menemen yolcusu olduğumdan ancak şimdi ekleyebiliyorum resimleri.





Not: Arada bir tane farklı kolye ucu var ya işte onu fimo ile yapmıştım üstünü akrilik boya ile boyadık böyle şeker bişey oldu:)

26 Kasım 2010 Cuma

Bir bayram daha geçti

Her bayram annemle aramızda geçen konuşma :
ben: anne bayrama ne tatlısı var?
annem: kalburabastı düşünüyorum.

Ama bu bayram herzamankinden farklı devam etti konuşmamız:

ben: bak şimdi sen kalburabastı yapıcaksın, şükriye teyze kalburabastı yapacak,halam kalburabastı yapacak içimiz dışımız kaburabastı olacak. En iyisi ben pasta yapayım.

Zaten tatlıyı pastayı çok seven annecim teklifimi geri çevirmiyor:)
Ariye günü bidolu alışveriş yapıp malzemeleri aldım,En zoru üstünün jölesiydi-jöle meyvelerin taze kalmasını sağlıyor diye öğrendim- yaklaşık 5 market gezip jöle var mı sorusuna evet arkada şampuan bölümünün yanında cevabını alarak-bu pasta jölesi üretimden kaldırıldı da benim mi haberim yok- son markete doğru ilerliyorum ve tanrım çok şükürki burada jöle var.

Kısacık özetlersem: pandispanya keki üzerine profiterol dolgu kreması,üzerine mevsim meyveleri ve en üstüne pasta jölesi ile bu güzel pastaları yaptık ve misafir gelmesini bekledik:)
-Herzaman olduğu gibi ne gelen var ne giden-biz de aldık yuvarlak olanı babanemlerde sülalecek afiyetle yedik. Dikdörtgen olan yapılışının 20. dakikasında zaten annemin gazabına uğramıştı.Kalan sağları Bayramın 3 günü ortanca halamın doğum günü olduğu için bir güzel paketleyip arabanın bagajında önce menemenden aliağaya götürdük. Evet doğru tahmin onu orda unuttuk. Sonra menemene arabayla geri dönen kuzenim onu tekrar menemene götürdü. Seyyah pastamız akşama kadar bizi bagajda öylece bekledi.

Ve mutlu son halam mutlu ben mutlu pastamı yiyen herkes mutlu süper bir akşam geçirdik:) Tadı damağında kalan herkese tekrar bekleriz dedim ama bu sefer oturaklı evinin hanımı bir pasta yapacağım.

Bir düğün

Ve biri evlendi, aslında evlenip duruyorlar sırayla ama tabi ben hepsine katılamıyorum.Huzurlarınızda evlenip evinin kadını çocuklarının babası olmuş herkes mutlu bir ömür diliyorum. Ve bu da son gelinimizin düğününden bir kare. İstanbuldan gelenler afyondan gelenler derken koca bir haftasonumu üniversite arkadaşlarımla geçirdim.

1 buçuk ay olmuş :(



Neredeyse bir buçuk aydır hiç birşey yazmamışım utandım kendimden:( blogum için ilk hissettiklerim geldi aklıma,sonra da koştum geldi işte:)
Bu zaman zarfında ne yaptım hatırlamıyorum, sanırım çok çalıştım, çok koşturdum, çok televizyon izledim.
İlk olarak her haftasonu menemene ailemi ziyarete gittiğimi biliyorsunuz, bazen önemli şeyler oluyor ya da kendime zaman ayırmalıyım diyorum ve ya gitmiyorum ya da bir gün sonra gidiyorum. İşte bunlardan birinde dedim ki kendime ayakkabı alayım: indim "Kemeraltına" daldım sokaklara, normalde olsa -yani bundan 8 sene önce izmire ilk geliş yıllarımda- kesinlikle kemeraltının ara sokaklarında dolaşmazdım. Neden diye sorarsanız kaybolmuşluğum çoktur. Ama bu sefer bırak korkmayı gir şu sokaklara dedim ve yavaş yavaş gezmeye başladım. Bir baktım Craftsy bujiteri :S vauvvv ben de bu anı bekliyordum dedim girdim içeri.(Bilmiyorum duymadım diyenler için: http://www.craftsy.com.tr/ ) herşey vardı içerirde, çocuklar gibi şenim gülüşümle tüm raflara baktım.
Aldıklarım:
1 adet seramik oyma takımı( kuklalarım için)

1 adet 100 kat vernik( resin) (çok merak ettiğim için)

1 adet tutkal(Arayıp arayıp bulamadığım için)

Birde minik cam taşlar aldım. Ordan çıktım yine kafamı döndürüp bir baktım ki manifaturacı-hala kelime anlamını tam olarak kavrayabilmiş değilim- hemen orayada girdim ama bu sefer araştırma ziyareti sebebiyle girdim bir siyah kurdale alıp çıktım. İçeride okadar güzel malzemeler vardı ki kendimi zor durdurdum, durdurdum diyorum çünkü harcaya harcaya elimdeki birikim suyunu çekmişti hemde evdeki malzemelerim öylece durup dururken yenisini almıyım önce evdekileri kullanayım diye düşündüm. Ama adres aklımda,kartlarını da aldım zaten kaybolursam sora sora giderim ne olacak:)

Oradanda karşıyaka gidip beğendiğim ayakkabıları aldım ve yine menemenin yolları taştan düştüm yollara:)

merak ettim diyenler